Transparent White Star

Playlist

18 Şubat 2017 Cumartesi

Yorum: Aylak Adam



  • Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez.

  • Ne ölüyüm ne sağım.

Kitaba ait bu iki alıntı aslında kitabın kahramanı Zebercet'i tanımak için yeterli zannediyorum. Ona ait bir şeyler çoktan aklınızda belirmiştir bile. Yalnız, her şeyden yabancılaşmış bir adam... İşte Anayurt Oteli böyle bir karakterin hayatını konu alan insanda müthiş derecede gerginlik ve karamsarlık uyandıran bir psikolojik-gerilim romanı. Zebercet işlettiği otelden nadiren dışarı adımı atan, arkadaşı olmayan bir karakter. Hayatı gecikmeli Ankara treni ile gelen bir kadının otelde bir gece geçirip ayrılmasından sonra büyük ölçüde değişir. Kendini kadının geri dönüşüne hazırlarken bir nebze olsun yaşamaya tekrar başlarken, kadının gelmeyeceğini anladığında ise bir şekilde geçmişte yaşadıklarının etkisi ile de dönülmez bir yola girer. Psikolojisi tam anlamıyla bozulur. 

Okurken insanı öylesine sıkıyor ki kitap.. ama okumaktan değil konusundan sıkılıyor insan -yanlış anlaşılma olmasın Yusuf Atılgan usta bir kalem-. Atılgan Aylak Adam'da olduğu gibi bu kitabının anlatım tarzı ile de karakteri özdeşleştirmiş diyebilirim. Yazarın en sevdiğim yanı da işte bu.

Kitap incecik, ama karakter tahlilleri, metaforlar muhteşem. 

Ama şunu söylemem gerekir ki ben Aylak Adamı çok beğenmiş olmama rağmen bunu beğenemedim. Kalem muhteşem ama içerik olarak benim kaldıramayacağım türde bir roman olmuş. Cinsel öğeler vs benim kaldırabileceğim türde değildi, özellikle Ortalıkçı kadının tabiri caizse ortalık malı gibi karakterize edilmesini sindiremedim. Yusuf Atılgan eserini böylece ustaca işlememiş olsaydı çoktan bir kenera bırakıp okumayı unutacağım bir roman olurdu ama şimdi ise iç karartıcı, psikolojisi tamamen bozuk, yalnız ve sapkın bir adam portresi aklımdan -ne yazık ki- çıkamayacak.  Böylesi muazzam bir anlatıma rağmen sonuna geldiğim de büyük bir 'oohhh, sonunda!' çektiğim bir roman oldu. Yusuf Atılgan karanlık ve sevimsiz karakterler ortaya çıkartmaya bayılıyor sanırım. Kısacası bu kitap bana çok fazla geldi sevgili okur. Diğer romanları da böyleyse yakın zamanda okumayı düşünmüyorum ne yalan söyleyeyim. Şu anda ise ihtiyacım olan tek şey beni keyiflendirecek bir kitap. 

Peki ya bu eserin 2008 yılına kadar MEB'in 100 Temel Eserden biri olarak seçmiş olması...

NOT: Zebercet isminin anlamı yarı değerli taş imiş. Kitapta da bunun üzerine değinilen bir kısım vardır. 

Bibliomaniacs Puanı: