Transparent White Star

Playlist

25 Temmuz 2014 Cuma

Yorum : 1915 - Osmanlı Ermenilerine Ne Oldu?



Başlık:1915 - Osmanlı Ermenilerine Ne Oldu?
Yazar: Guenter Lewy
Yayın Evi: Timaş Yayınları
Sayfa Sayısı: 464

          Tam bir asırdır Türklere vurulan bir damga; soykırım... Hepimiz çok küçük yaşlarda duymuşuzdur bunu. Biz soykırım yapmadık dedikçe Ermeniler soykırım yaptınız der. Şöyle yaptınız böyle yaptınız diye sıralarlar da biz sadece yapmadık demekle yetiniriz. Tamam yapmadıkta peki ne oldu? İşte bu kitabı okuduktan sonra her şeye verebileceğin bir cevabın oluyor.
          Kitabı almaya karar vermeden önce yorumlara baktığımda neredeyse bütün yorumlarda kitabın tarafsızlığından bahsediliyordu bende zaten tarafsız, her iki taraftan da olaya bakabileceğim bir kitap istiyordum o yüzden bu kitabı direkt aldım. Gerçekten de kitap bir taraf tutmuyor, ne bizim ne Ermenilerin tarafından bakmış olaylara. Bence bu zamana kadar bu konuyla ilgili yazılmış en tarafsız kitap. En başından başlayarak detaylı bir şekilde bütün olayları anlatıyor. Ermeniler böyle yaptı çünkü buydu sonrasında Türkler bunu yaptı diye diye. Yıllardır süren bir tartışmaya katkısının büyük olacağı bir kitap kesinlikle. Kitabın başlarında biraz Ermeni - Osmanlı ilişkisini anlatıyor yazar. Mesela Osmanlı da Ermenilere "millet-i sadıka" denirmiş çünkü Osmanlı yönetimine itaat etmeyi en kolay şekilde kabul eden ve bunu en güzel şekilde 19. yüzyıla dek sürdüren bir milletmiş Ermeniler. Zaten kitabın başında bu bilgileri edinince ben daha da bi merakla okudum kitabı. 
           Yazar bütün yönleriyle Ermeni meselesine bakmayı başarabilmiş. Avrupa'nın sessiz kalışı, İttihak ve Terakki'nin rolleri, bu konuda sonradan hazırlanmış sahte belgeler, Kürtlerin ve Çerkezlerin rolü, bu konuda Ermenilerin tezleri- Türklerin tezleri, tehcir kararı, bu kararın uygulanış süreci tüm detayları ile anlatılmış.
           Bir de ben böyle siyasi bir kitap okuduğumda ilk dikkat ettiğim kaynakça oluyor. Bu kitabın uzunca bir kaynakça bölümü var ki bence bu kitabın yayınlanmaması için çok uğraşılması, yayınlandıktan sonra ki uzun tartışmalar kitabın ne denli doğruları gün yüzüne çıkardığını bize anlatması için yeterli.
           Benim kitabı okurken ki tek sıkıntım sayfa sayısıydı. Bundan daha kalın kitaplar da okumuşluğum var elbette ama hep romanlardı ve nasıl ilerlediğini anlayamamıştım bile fakat bu kitap hem çok yavaş ilerliyor hem sayfa sayısı çok. Yani ben sonlara doğru bitse artık moduna gelmiştim malesef ama yine de şiddetle tavsiye ettiğim bir kitaptır. Bu tartışma da herkesin söyleyebilecek bir sözü olmalı bence. İyi okumalar şimdiden :)
         
Bibliomaniacs Puanı : 



Uygun Fiyat Listesi: 
DR:16,88 TL
İdefix: 16,88 TL
Okuoku:15,30 TL
Kitapyurdu:16,87 TL

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Yorum: Fahrenheit 451



Başlık: Fahrenheit 451
Yazar: Ray Bradbury
Yayın Evi: İthaki
Sayfa Sayısı: 238

Hani bazı kitaplar vardır ya onları bitirdikten sonra daha çok kitap okumak istersiniz. İşte Fahrenheit 451 de o kitaplardan biri oldu benim için. Bu kitapla kitapların önemini bir kez daha anladım. Fırsatım varken daha çok kitap okumalıyım dedim kendime, öyle güzel bir kitaptı yani. 

Öncelikle kitabın isminin ne anlama geldiği ile başlamak istiyorum kitabı tanıtmaya, kitabı okuyanlar çok iyi bilirler bunu ama bilmeyenler için bir de ben söyleyeyim istedim. Fahrenheit 451 kağıdın yanmaya başlama sıcaklığıdır işte kitabın ismi de buradan geliyor. Aslında yazar bu romana öncelikle İtfayeci adını vermiş fakat daha sonradan ismi değiştirmiş bence bu karar çok da yerinde olmuş. Bu ismin kitaba gizem katması bir yana yazar daha kitabı okumadan bizlere bir gerçeği de öğretiyor bu sayede ki benim bu çok hoşuma gitti. Yazarın kitabın ön sözünde de bahsettiği gibi aslında kitabı zorluklarla ilk yayımlatma imkanı bulduğunda ne yazık ki kimsenin ilgisini çekmemiş ve belki de yazarın yolları Hugh Hefner ile kesişmeseymiş biz böylesine güzel ve değerli bir romanı okuma şansına erişemeyecekmişiz. Kitabın ön sözünde aslında bundan çok daha fazlası var ama iyisi mi siz kitabı alın ve ön sözünü de mutlaka okuyun, çünkü kitap kadar ön sözü de çok güzel yazılmış.

Kitabın konusuna geçmeden önce -ki çoğu kişi okumasa bile ne hakkında olduğunu biliyordur diye düşünüyorum- yazarın kitabı yazarken esin kaynaklarının neler olduğunu söyleyeyim ki daha da netlik kazansın. Yazarın ilham aldığı şeyler, Hitler ve Stalin'in bir dönem kitapları yakmaları, Ray Bradbury'nin  büyüüük büyük annesinin yargılandığı ve yanmaktan kurtulduğu cadı avı ile yazarın Roma, Mısır ve Yunan mitolojisine olan ilgisi. İşte bunlar yazarı böyle bir kitap yazmaya itmiş, ne de güzel olmuş. Olaylar değil tabi ki, kitabın yazılması ^^

Kitap Montag adındaki kitapları yakan bir itfaiyeci ve onun kitapların aslına ne kadar önemli olduğunu kavradığı serüveni hakkında. Kitapta anlatılan Amerika'da öyle bir sistem var ki itfaiyeciler yangınları söndürmek için değil aksine yangınları çıkartmak için varlar. Onların görevi kitapları yakmak. Evet yanlış okumadınız, itfaiyeciler kitapları yakıp yok ediyorlar. Nedeni ise çok basit, sistem insanların düşünmesini istemiyor çünkü biliyorlar ki eğer halk okursa düşünecek ve neyin doğru neyin yanlış neyin onların aleyhine ya da lehine olduğunu görecek böylece haklarını savunacak belki de bunun için isyan edecekler ve en önemlisi başkalarının parmağında oynatılamayacaklar. Benim en sevdiğim distopik roman hiç şüphesiz 1984 dür(bu romanı da kesinlikle herkese öneriyorum zira böylesine titizlikle kurgulanmış çok fazla roman ile karşılaşmadım henüz). Ve 1984'te de insanların okumamaları için her şey yapılıyor ki böylelikle istedikleri her şeyi onlara yaptırabiliyorlar, yani Big Brother'ı sevip ona itaat ediyorlar. İşte her iki kitabın da özünde okumak ve düşünmek var ve kesinlikle yabana atılacak bir konu değil. Tabi iki kitabı kıyaslayacak olursak 1984, Fahrenheit 451'den çok daha detaylı ve derin bir şekilde işlemiş konuyu. Yani 1984 okuyan biri aynı derecede bir kitap beklemesin. Çok güzel bir kitap ama bir 1984 değil.

Kitabın başlarında Motag'ı kitapları yakarken bu durumdan oldukça zevk alan bir karakter olarak okuyoruz ama sonraları bu durum Clarisse adında bir kız ile tanıştığı gün değişiyor. Montag neden kitapları yaktıklarını sorgulamaya başlıyor. Kitapları yakmaktan kaçıyor ve düşünmeye, sorgulamaya başlıyor işte 3 bölüme ayrılmış kitabın asıl hikayesi de bence bu noktada başlıyor. Sonrası oldukça heyecan verici. Gerisini anlatmıyorum aman spoiler olmasın!

Aslında başlangıçta kitabı okurken çevirmenlere oldukça kızmıştım, 2 kişi olmalarına rağmen bu nasıl bir çeviridir böyle, Ray Bradbury böyle yazmış olamaz diye baya söylenip durmuştum ama sonradan kötü cümlelerin sadece diyaloglarda sınırlı kaldığını gördüm ve o zaman aslında bu durumun okumayan insanların düzgün bir şekilde konuşamayacaklarının bir göstergesi olduğunu bu yüzden diyalogların bu kadar zayıf bir dil ile kurulduğunu fark ettim. -Umarım durum bundan ibarettir zira aksi taktirde çeviri ciddi anlamda berbat anlamına geliyor.- 

Distopik romanları seviyorum, bize gerçekleri her şeyin daha kötü ile gösteriyorlar ve bu bence ütopik romanlardan daha çok iz bırakıyor insanın üzerinde. 

Bu kadar uzun bir yorum yazmamdan da anlayacağınız üzere ben kitabı çok sevdim, ki çok da uzun bir kitap değil, sayfa sayısı haricinde boyutları da oldukça küçük tutulmuş ki bu kitabı konusuna rağmen sevimli kılıyor benim gözümde. 

Bibliomaniacs Puanı:




Uygun Fiyat Listesi:
DR: 9.75 TL
İdefix: 9.75 TL
Okuoku: 9.75 TL
Kitapyurdu: 10.40 TL

11 Temmuz 2014 Cuma

Yorum: Portobello Cadısı


Başlık: The Witch of Portobello
Yazar: Paulo Coelho
Yayın Evi: Harper Collins
Sayfa Sayısı: 320

"İlginç yerler keşfetmenin en iyi yolu kaybolmaktır."

"Aşk bazen insanı uçuruma sürükler; işin kötüsü, sevdiklerimizi de yıkıma götürür."

Ne desem de bu kitabı en güzel şekilde anlatsam diye düşünüp kayda değer bir şey bulamayınca neden alıntılar ile bunu anlatmıyorum ki dedim. Kitapta romanın kahramanı Athena'yı anlatan en iyi iki alıntı belki de bunlardı. Athena ilginç yerler, ilginç şeyler keşfetmek için kaybolan bir karakter. Ama kendini yeni şeyler keşfetmeye ve biraz da kendini bulmaya çalışırken ailesi ile onu sevenleri de bu serüvene ister istemez ortak edip onları mutsuz ediyor. 

Kitabın beni en çok cezbeden yanı Athena'nın serüveninin kendi ağzından değil de onu tanıyan insanların ağzından anlatılmasıydı. Athena kendini nasıl bir insan olarak görüyor hala emin değilim ama arkadaşları, ailesi tarafından nasıl bir insan olarak bilindiğini Paulo Coelho okuyucuna öyle güzel aktarıyor ki başkalarının gözünde Athena nasıl biri çok iyi biliyorum. Paulo Coelho'nun işte bu yönünü çok seviyorum, onun kitaplarını okurken o kitaplardaki karakterin yerine kendimi çok rahat bir şekilde koyabiliyorum bu kitabında olduğu gibi.

Kitabı genel olarak her ne kadar sevsem de ortalara doğru biraz sıkıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. İşte bu yazıyı yazarken kara kara düşünüyorum acaba kaç puan versem diye. Yine de Paulo Coelho'nun her zaman olduğu gibi farklılığını koruduğunu düşünüyorum, gerek konusu gerekse de tarzı ile. 

Ben kitabı İngilizce olarak okudum çevirisini de beğendim oldukça basitti ve beni hiç zorlamadı tabi Can Yayınları'nın da çevirilerini çok beğeniyorum. Kitap biblomaniac arkadaşımın olmasa Can Yayınları'ndan şaşmazdım kesinlikle. Orijinal dilindeki tadı çeviri halini okuyan bizler yeterince alabildik mi bilmiyorum tabi ama şimdiye dek çevirisini en çok sevdiğim kitaplar arasında Paulo Coelho'nun romanları her zaman var. Hedefim: yazarın tüm romanlarını okumak! 

Son olarak neden 4 ya da 5 değil de 3.5 puan verdiğime gelecek olursak kitabı yeni okumaya başladığımda daha sonra neler olacağını okuma için can atarken 200. sayfaya doğru sadece bitirmek için okumaya devam etmem. Tabi sonunu bu durumun dışında tutuyorum.


Bibliomaniacs Puanı:




Uygun Fiyat Listesi:

Idefix: 14.63 TL (İngilizce)
DR: 16.38 TL (İngilizce)
Okuoku: 13.87 TL (Türkçe)
İdefix: 14.25 TL (Türkçe)
DR: 14.25 TL (Türkçe)
Kitapyurdu: 14.25 TL (Türkçe)


10 Temmuz 2014 Perşembe

Yorum : Mihmandar


Bir Eyüp Sultan Romanı



        Başlık : Mihmandar
        Yazar :  Prof. Dr. İskender Pala
        Yayın Evi : Kapı Yayınları
        Yayın Yılı : 2014
        Sayfa Sayısı : 400 sayfa

       Çoğu okur roman okumaya bayılır. Ben tarih kitapları okumaya da bayıldığım için tam bir İskender Pala hayranıyımdır fakat doğruyu söylemek gerekirse Efsane kitabında normalde İskender Pala'nın kitaplarını okurken ki mutluluğu yakalayamamıştım. O yüzden Mihmandar'ı dört gözle bekledim. İyi ki de beklemişim. Çıkar çıkmaz aldım ve bir çırpıda okudum. Muhteşem miydi? Kesinlikle :) Peygamber Efendimiz'in dönemini anlatması, çok önemli olmasına rağmen değerini çok fazla bilemediğimiz muhterem bir zatı konu alması, diğer sahabeler, onların Peygamber'imize karşı olan sevgileri saygıları o kadar güzel anlatılmış ki kitapta tam bir "mihmandar" oldu benim için. 

     Efendimiz dönemini okurken bir anda Muaviye dönemine geçilmesi benim biraz tadımı kaçırmıştı. Hiç sevmem Muaviye ve Yezid dönemlerini. Doğrusu kim sever ki? Bu bölüm de tempo baya yavaşlıyor. İlk sayfalar sular seller gibi geçtikten sonra bir duruluyor roman.Ama yine de konunun güzelliği kitabı elimizden bıraktırtmıyor. Eyyüb El-Ensari'nin hastalanması, Hamed'in ona yoldaşlığı, Bizans seferi derken güzel bir yolculuk yapıyoruz o dönemde. Hem Eyyüb El-Ensari'yi tanıyoruz hem o dönemde ki sahabilerin hayata ve olaylara bakış şekillerine tanıklık ediyoruz. Ben kitabı okurken kendimi fazlasıyla suçlu hissettim çünkü onlar o kadar hassas yaşıyorlarmış ki dini onlar öyleyken kendi halime yandım. He bir de kırk hadis var. Kitap boyunca Eyyüb El-Ensari her durakta bir hadis öğretiyor Hamed'e. Böylece sende kitabı bitirdiğinde kırk hadis öğrenmiş oluyorsun.:)

     Çokta fazla içerik hakkında bilgi vermeden bir küçük noktaya daha değineyim. Farklı ve güzel bir teknik kullanmıştı bu sefer yazar. Her bölüm başka bir kahramanın gözünden anlatılmıştı ve her bölümün sonunda o bölümü anlatan kahramanımız kendini tanıtıyordu. Bölümün sonunda tanıtması sebebiyle sen bölümü okurken kimin gözünden anlatıldığını anlamaya çalışıyorsun ve bu da bir hayli eğlenceli kılıyordu kitabı.
         
     Umarım sizde benim kadar severek okursunuz birde inşallah çok geçmeden diğer roman da gelir. Acaba bu sefer hangi zat anlatılacak :) 


Bibliomaniac Puanı:





Uygun Fiyat Listesi:

Okuoku: 13.87 TL 
İdefix: 14.25 TL 
DR: 14.25 TL
Kitapyurdu: 14.25 TL