Transparent White Star

Playlist

26 Eylül 2015 Cumartesi

Taşınırken Yanıma Hangi Kitapları Alıyorum ?


Daha önceki yazılarımda Kpss'ye hazırlandığımdan bahsetmiştim. Çok şükür daha ilk seneden atandım. Her şey çok hızlı ilerliyor, henüz kendime kalacak bir daire kiralayamadım, bavulumu da hazırlamadım ama yanımda getireceğim kitaplarımı belirledim. Umarım hepsini bavula sığdırabileceğim yoksa kol çantamda ya da başka bir şekilde taşımayı planlıyorum. Zaten o kadar kitaptan 13'e inmişim sayıyı daha da azaltamam.

Bir Geyşanın Anıları - Arthur Golden :Bu kitabı ne zaman aldım inanın hatırlamıyorum ama hala okuma isteğim var. Tek sorun beklentimin gün geçtikçe artması ve hayalkırıklığına uğrayacağım korkusu. Umarım korktuğum gibi olmaz. 

A Tale of Two Cities - Charles Dickens : İki Şehrin Hikayesi'ni üniversite bitmeden okumaya başlamıştım, mezun oldum hatta artık resmen bir öğretmenim ama kitap henüz bitmedi ^^ İçerik ağır, anlatım karışık, acaba çevirisini de alıp birlikte mi okusam diye düşünmüyor değilim. Okuyanlarınız varsa tavsiyelerinizi mutlaka bekliyorum.Sanırım Timaş Yayınları'nın çevirisi var, acaba nasıl, güzel mi ?..

Gün Olur Asra Bedel - Cengiz Aytmatov : Aytmatov'u okumaya teyzemin zoruyla başlamışım, iyi ki de okumam için diretmiş. Şimdiye kadar okuduklarım: Elveda Gülsarı, Cemile, Yüz Yüze, Oğulla Görüşme, Askerin Oğlu, Beyaz Gemi. En sevdiklerim Elveda Gülsarı ile Beyaz Gemi oldu, hatta şu an onları bir kez daha okuyasım geldi. Aytmatov'un kalemi mükemmel, eminim Gün Olur Asra Bedel'i de çok seveceğim.

Bizi Ayıran Nehir: Norman Maclean: Bu kitabı sanırım geçen yıl Kocaeli Kitap Fuarı'ndan almıştım. Daha önce adını bile duymamış olmama rağmen Can Yayınları'ndan ne olursa okurum diyerek satın aldığımı hatırlıyorum. Sanırım Brad Pitt'in başrollerinde olduğu film versiyonu da mevcut. Kitabı seversem filmini de izlemek isterim. Kim bilir belki ikisi bir arada bir yorum da gelir ^^

Ramses/Işığın Oğlu - Christian Jacq: Bu seriyi okuma kararımı şu an adını hatırlamadığım bir blog yazısını okuduktan sonra karar vermiştim. Üzerinden hayli zaman geçti ama bendeniz henüz ilk kitabı bile okuyamadım. İnşallah çok yoğun bir dönem olmaz ve bu yazıdaki tüm kitaplar gibi bunu da bir an önce okumaya başlarım. 

Bülbülün Kırk Şarkısı - İskender Pala: Bir önceki yazımda bu kitaptan zaten bahsetmiştim. Ama yine kısaca bu kitaplar ilgili beni heyecanlandıran şeyleri sıralayayım. 1.Peygamber Efendimiz ile ilgili olması. 2. Tasarımı 3. Sayfa düzeni 4. Bülbülün dilinden anlatılıyor olması 5. Mavi 6. Kapağının üzerinde adımın geçmesi (ismim çok sık rastlanan bir isim değildir, ondan bu coşkum ) 7. İSKENDER PALA

The Murders in the Rue Morgue and Other Tales - E. Allan Poe: Bu kitap da geçen senenin ganimetlerinden. Okunacak kitaplar listemde olmasına aldanmayın, üniversitede birkaç hikayesini okumuştuk, kitabı satın aldıktan sonra da okumadıklarımı içinden seçip okudum ama içinde okumadığım hikayeler kaldı. Okumuş olsaydım da bu kitabı  yanıma alırdım zira Poe hikayeleri okumaktan kim bıkar ki ^^

Dava - Franz Kafka: Kafka'nın Dönüşüm'üne bayılmış, Aforizmalar'ından nefret etmiştim. Ama Dönüşüm hatırına kendisinin diğer kitaplarını da okumak istediğim için bu sene kitap fuarından aldığım Dava'yı da yanımda götürüyorum. Bir de kitap o kadar hafif ki yanıma almazsam olmazdı.

Ağır Misafir - İbrahim Tenekeci
ve
İşaret Çocukları - Cahit Zarifoğlu 

Bunlar da yol arkadaşlarım, çevir çevirir okurum artık ^^

Şeftali Kokan Bir Yaz - Jodi Lynn Anderson: Son kitaplarımdan biri. Sırf bana yazı ve evimi hatırlatsın diye yanıma alıyorum. Evimi özledikçe koklarım artık ^^

Bir de fotoğrafta olmayan ama bir süre önce okumaya başladığım Aşkname (İskender Pala) ve Rebecca (Daphne Du Maurier) var, yolculuk sırasınca okuyacağım asıl kitaplar bunlar. Umarım fire vermeden hepsini götürebilirim.  

İçlerinde çok sevdikleriniz varsa söyleyin, sevmediklerinizi söylemeyin sonra neden yanıma aldım diye hayıflanmayayım ^^

23 Eylül 2015 Çarşamba

Eylül Ayı Kitap Alışverişi


Uzun zamandır kitap alışverişimi paylaşmadığımı fark ettim. Her ne kadar son zamanlarda günlerim oldukça yoğun geçse de bugün azmettim ve hem bu yazıyı hem de başka blog yazılarını yazmaya karar verdim. 

Daha önceki blog yazılarımda kendime bir sınır koyduğumu ve kitaplığımdan 10 kitap okumadan yeni kitap almayacağımdan bahsetmiştim. İlginçtir ki bu konuda hiç beklemediğim bir şekilde başarılı oldum. Fuardan beri 30 kitap, belki de fazlasını, bitirdim. Ama bu alışveriş haricinde sadece 1 kez kitap sipariş ettim. Aslında yeni kitap almayacaktım ama taşınmadan önce kendime şöyle bir güzellik yapayım dedim ve bu birbirinden harika 4 kitabı satın aldım.

Jodi Lynn Anderson - Şeftali Kokan Bir Yaz: Açık konuşacağım, bu kitabı sırf tasarımının güzelliği için aldım -DR indirimi de cabası-. Anlayacağınız sosyal medyadaki Şeftali Kokan Bir Yaz furyasına ben de katılmış oldum. Tabii ben işimi sağlama aldım, güvendiğim birkaç kişinin goodreads puanlarını kontrol etmeden siparişimi vermedim. Umuyorum kitabın içeriği, tasarımı ve kokusu gibi muhteşemdir.

Cahit Zarifoğlu - İşaret Çocukları: Bu kitabı Bir Değirmendir Bu Dünya'yı okur okumaz sipariş ettim. Hazır Zarifoğlu modumdayken yeni bir kitabını okuyayım dedim. Hem de bir umut şiir okumayı sevdirir diye düşündüm.

İbrahim Tenekeci - Ağır Misafir: Bibliyofil programını izleyenleriniz olmuşsa hem İbrahim Tenekeci'den hem de Ağır Misafir adlı şiir kitabından sıkça bahsedildiğini fark etmişsinizdir. Ama benim kitabı alma isteğim İbrahim Tenekeci'nin konuk olduğu programı izledikten sonra geldi. Bir kısmını okudum bile ama gerisini bu pazar günü yapacağım ,inşallah, 8 saatlik yolculuğa saklıyorum. 

İskender Pala - Bülbülün Kırk Şarkısı: Blogumuzu biraz olsun okuduysanız İskender Pala'yı ne kadar sevdiğimizi bilirsiniz. Betül kitabı zaten okumuş, hatta yorum da yazmıştı ama benim için kitabı kendime almak biraz uzun sürdü. DR'ın bu kitabın ciltli versiyonuna yaptığı %50'lik indirimi görünce de dayanamadım sipariş ettim. Betül'ün de yorumundan sonra kitap ile ilgili hiçbir şüphem yok ama inşallah doğru zamanda okurum diyorum ^^

En kısa zamanda kitapları okuyup, yorumlarıyla dönmek üzere... 


18 Eylül 2015 Cuma

Top 5 Cuma - Okumadığıma İnanamıyorum!

Bu haftanın Top 5 Cuma listesi bir kitap kurdu olarak şimdiye kadar okumadığım için utanç duyduğum kitaplardan oluşmakta. Aslında bu biraz da kendimi dürtmek amaçlı oluşturulmuş bir liste diyebilirim. Ama kim bilir, belki bu liste yayınlanana kadar buradaki kitaplardan bazılarını okumuş olurum... 

#1 - 



#2 - 



#3 - 



#4 - 


#5 - 


İçlerinde 'mutlaka okumalısın' dedikleriniz varsa kitap siparişi vereceğim zaman onları da alırım. Önerilerinizi bekliyorum ^^

13 Eylül 2015 Pazar

Bu Hafta Neler Okudum? #2 / Bookbuddyathon

Genelde kitaplığımdaki okunacak kitapları görünce kendimce bir maraton oluşturup kitap okurum. Bu sefer başkasının oluşturduğu bir maratona katılma kararı aldım çünkü içeriğini çok sevdim. 

1- Kitap arkadaşına 3 kitap göster ve içlerinden seçtiği kitabı oku. (A Good Woman)
2- Seçtiğiniz bir kitabı birlikte okuyun.  (Uçan Sınıf)
3- Arkadaşının en sevdiği rengin üzerinde olduğu bir kitap oku. (Bir Değirmendir Bu Dünya)
4- Arkadaşının 5 puan verdiği bir kitabı oku. (Alice in Wonderland)
5-İstediğin herhangi bir kitabı oku.  (Timbuktu)

Hemen bir kitap arkadaşı belirleyip (ki hiç de zor olmadı, sevgili arkadaşlarım hep okur, çok okur ^^) bu maddelere uygun kitapları belirledim. Süre 1 hafta ve okunacak kitap sayısı 5 olduğu için çok güzel ve keyifli bir maraton oldu benim için. Eğer 7 gün 7 kitap olsaydı bu maratona katılmayı bile düşünmezdim. 



Maraton sürecinde ilk okuduğum kitap Timbuktu oldu. Ve her ne kadar hayvanların ana karakter olduğu kitapları okumayı sevmesem de bu kitabı oldukça sevdiğimi söyleyebilirim. Yazarın başka kitabını okur musunuz diye sorarsanız pek sanmıyorum, aslında bu soruya dün evet diyebilirdim ama bu maratona katıldığım arkadaşım yazarın Invisible adlı kitabını okudu ve çok sevmedi o yüzden ben de yazardan biraz soğudum ^^. Kitabı aslında ben seçmiştim ama işte...


İkinci kitap ise Uçan Sınıf. Bu kitap hem arkadaşımın hem de benim okunmamış kitaplarımız arasında tek ortak kitaptı. Yani başka kitap okuma şansımız yoktu ama iyi ki de yokmuş diyorum. İkimiz de bu kitaba bayıldık, ve iki adet öğretmen olarak her öğretmenin okumasını tavsiye ediyoruz. 
Biliyorum bu bir çocuk kitabı ama bunu kim demiş bilmiyorum, bence bu öğretmen kitabı. Birileri artık böyle bir tür oluşturmalı! 


Ve haftanın en kötü kitabı... Bana da hep nerde sevmediğim konu var şu son bir ayda hep onların olduğu kitaplar denk geldi. Kitabın kapağı güzel olması hemen birine vermiştim aslında ama...



Arkadaşımın 5 puan verdiği ve benim okumadığım kitaplarından biri Alice in Wonderland idi. Kitabı beğendim ama onun kadar olmadığı açık ^^ İkinci kitabı yakında okumayı planlıyorum çünkü herkes onu daha çok sevmiş gibi...


Ve sonunda Cahit Zarifoğlu'nun Bir Değirmendir Bu Dünya'sını bitirme şerefine nail oldum sevgili okurlar. Yaşamak kitabını sevdiğimi söylemiştim ama bunun benim için çok ayrı bir yeri var artık. Kesinlikle tam anlamıyla benlik bir kitaptı. Hemen yeni bir Zarifoğlu kitabı sipariş ettiğimi söylersem, kitabı ne kadar sevdiğimi anlarsınız sanıyorum ^^ 

Bir hafta da böyle bitti. Türkiye'den birileri de böyle bir maraton oluşturursa seve seve katılacağım.
Okunacak kitaplarımın çoğunu bu yaz okuyabildiğim için çok mutluyum, benim için yeni bir dönem başlamadan önce aynı hızla daha çok kitap okumak için can atıyorum. Nasılsa reading slump'a girmemenin formülünü çözmüş bulunuyorum! 






































6 Eylül 2015 Pazar

Yorum: Biz/We (Yevgeni Zamyatin)



Başlık: Biz/We
Yazar: Yevgeni Zamyatin
Yayınevi: İdefix
Sayfa: 256

Fotoğraftan da anlaşıldığı üzre düzgün bir kitap fotoğraf çekemeyecek kadar yorgun ve üşengeç bir haldeyim ama bu kitaba yapacağım yorumu da geciktirmek istemedim açıkçası.. Umarım aklımdakileri düzgün bir şekilde dile getirebilirim.

George Orwell'in en sevdiğim distopya kitabı olan 1984'ü (biliyorum defalarca kez söyledim bunu) Zamyatin'in Biz adlı kitabından esinlenilerek yazıldığını öğrenir öğrenmez bu kitabı okumak istemiştim. Uzun zaman önce almama rağmen bir türlü okumaya karar verememiştim. Aslında biraz zamanlamam konusunda pişmanım çünkü listemdeki diğer distopyaları okuduktan sonra bu kitaba şans vermiş olsaydım, kitabı daha iyi anlayacağımı düşünüyorum.

Biz; 1984, Cesur Yeni Dünya ya da Fahrenheit 451'e nazaran anlatımı çok daha farklı ve karmaşık bir kitap. Günlük şeklinde yazılmış ama eğer bu kitabın başında açık bir şekilde verilmese bu durum çok da anlaşılır değil. Aksine sanki kamera ya da ses kaydıymış gibi geldi bana çoğu zaman. Çünkü anlatıcının cümlelerinde eksik yerler var ve bu kitabın anlaşılırlığını biraz kısıtlıyor. Tabii kitabın belli bir kısmını bitirdikten sonra her şey daha da netleşmeye başlıyor. Okurken eskisi kadar zorlanmadığınızı görüyorsunuz. Kitabın bu farklı anlatım şekli her ne kadar kitabı anlamayı güçleştirse de ben bu yönünü çok sevdim. Hatta anlatıcı matematikçi olduğu için kullandığı matematiksel ifadeler okurken çoğu yerde beni rahatsız etse de, şimdi düşündüğümde bunun kitabı daha da özel kıldığını fark ettim diyebilirim. 

Biz'i okuduğum diğer distopya kitaplarına ya da filmlerine benzettim. Ya da onları Biz'e benzettim demek daha doğru bir tabir olur sanıyorum. Bu durum hoşuma da gitti. Ve diğer türlerin yazarlarına nazaran distopya yazarlarının aslında birbirlerini çok da tekrar etmediklerini fark ettim. Evet, belli başlı noktaları ortak ama aynı kurgu dünya etrafında dönmüyor olaylar. Bu oldukça sevindirici. Gerçi sayıları diğer türlere göre oldukça az elbet bunun da etkisi vardır ama ben her halükarda bu durumu çok seviyorum. 

Sonuç olarak Zamyatin'i hayalgücüne kesinlikle hayran kaldım ama benim favori distopya kitabım hala 1984. Diğerleri kötü olduğundan değil, zira daha çok kısa bir süre önce Cesur Yeni Dünya kitabını okuyan arkadaşım onu 1984'ten daha çok sevdiğini söyledi. Hepsi güzel kitaplar ve hepsi farklı kitlelere daha çok hitap ediyor. Eğer distopya seviyorsanız Biz'i de okumanızı şiddetle öneririm çünkü eminim hayata dair bakış açınızı değiştirecektir. Bir de bu kitapların insanları biraz da şüpheci yaptığını söylemekte de fayda var.

Not: İthaki'nin en sevdiğim kapak tasarımlarından biri : Biz. İthaki ailesi bir harika! Çevirileri de çok iyi. Özenli çalışmaları için teşekkür ediyorum onlara.


Bibliomaniacs Puanı:


4 Eylül 2015 Cuma

Top 5 Cuma: En Sevdiğim Booktuberlar

Bu yaz yapmaktan en çok hoşlandığım şeylerden biri de Booktuberların videolarını izlemek. Özellikle kitap okumayı istemediğim anlarda bu videoları izleyip kitap okuma hevesimin geri geldiğini görmeyi seviyorum. Yakın zamanda, kitap okuma isteği kaçanlara tavsiyeler diye ayrı bir başlık açmayı da düşünüyorum zaten ama bugün sizlerle en sevdiğim booktuberları paylaşmak istedim. Ne yazık ki bu listede Türk booktuberlar yok çünkü her ne kadar takip ettiklerim olsa da tam anlamıyla benim zevklerime hitap eden kitap türlerini okuyan bir booktubera rastlamadım. Genelde Genç Yetişkin ya da Çağdaş Distopik kitaplar okuyorlar. Ben de bu tarz kitaplar okuyorum ama bütün videolar aynı türde kitaplar ile ilgili olunca biraz sıkılıyorum. Bir de neden bilmiyorum ama bizim blogger ve booktuberlarımız genelde genç yetişkin kesim, 20 yaşın üstünde olanlara çok rastlamadım. Bildiğiniz güzel booktuberlar varsa önerilerinize kesinlikle açığım. Ama şimdi gelelim benim listeme... 



Kanalın sahibi Lauren Whitehead Londra'da yaşıyor. Kanalına yaklaşık 1 ay önce Jen Campbell'in videolarını izlerken rastladım ama hemen o gün bütün videolarını izledim. Çünkü bahsettiği kitaplar bir yana videoları kısa ve akışı tam da benim istediğim gibi hızlıydı. Sizi bilmem ama ben oturup da bir kitap üzerine 40-50 dk konuşan birini dinleyecek bir insan değilim. Ya da herhangi bir video gereksiz yere uzadı mı videoyu annem çekmiş olsa izlemem. Büyük bir kısmını atlayarak videonun sonunu getirebilirim sadece. Bu yüzden Reads and Daydreams kanalı en sevdiğim kanalların başında geliyor. 

Lauren'ın en sevdiği kitaplardan bazıları: Anna Karenina, The Handmaid's Tale, A Tale of Two Cities, Gone with the Wind... 

Sanırım bunlar size onun kitap zevki ile ilgili biraz fikir verebilir. 

İngilizcesi çok iyi olmayanlar için zaman zaman takibi zor bir konuşma hızına sahip olabilir ama onun dışında çok güzel bir kanalı olduğunu söyleyebilirim. 



Bir diğer İngiliz Booktuber: Jen Campbell listenin çoğundan onlara rastlayacaksınız ^^ Kitap zevkleri diğerlerine nazaran daha iyi ne yapabilirim...

Jen Campbell'in kanalını Weird Things Customers Say in Bookshops kitabı üzerine videolar arararken buldum. Kendisinin bir kanalı olduğunu bile bilmiyordum. O andan beri de kanalın müdavimiyim diyebilirim. Campbell romanlarının yanı sıra, ödüllü bir yazar ve hikaye yazarı.  Videolarını izledikçe de ne kadar dolu bir insan olduğunu hemen fark ediyor insan.

Lauren'a göre videoları çok uzun gibi gelse de ben sıkılmadan izleyebiliyorum. Tabii çok uzun olmadıkça ^^

Jen'in kitap zevki hakkında bir fikir edinmeniz açısından en sevdiği yazarlar: Haruki Murakami, Michel Faber, Margaret Atwood, Ruth Ozeki... 




Holly Dunn ise Yeni Zelandalı bir booktuber. Kanalına nasıl denk geldim hiç hatırlamıyorum ama ilk izlediğim anda bunlar nasıl kitaplar, ben de böyle kitaplar okumalıyım dediğimi hatırlıyorum. Kitap zevkleri bir yana, kendisine hayran olmamın bir diğer sebebi ise kitap kapağı tasarımları kesinlikle tasarımlarına bir göz atmalısınız. 

Ama ondan önce sevdiği kitaplardan bazılarını şöyle sıralayabilirim: How to Be Both, A Little Life, The Luminaries, The Goldfinch, To The Lighthouse...



İlginçtir ki Katie ile kitap zevklerimiz pek benzemiyor ama bir şekilde videolarını izlemekten çok hoşlanıyorum. 

Genellikle korku türündeki kitaplardan hoşlansa da diğer türdeki kitaplara her zaman şans veriyor. Takip ettiğim çoğu booktuber gibi kısa süreli videoları var. Konuşması da oldukça anlaşılır.



Sanne Hollandalı İngiliz Edebiyatı mezunu bir booktuber.  Sanırım ilk takip ettiklerimden biri. Videolarının kısa olmasını ve konularını seviyorum. Bazen de yazarları konuk alıyor kanalına, Veronica Roth gibi. Özellikler klasikler konusunda zevklerimiz aynı.

Sanne'in sevdiği kitaplardan bazıları: Jane Eyre, Harry Potter, An Abundance of Katharines, Fangirl, All My Friends Are Dead...


Bunlar benim en sevdiğim booktuberlardan sadece 5 tanesi yaklaşık 20 tane oldukları için büyük ihtimalle bu listenin devamını hazırlayacağımı düşünüyorum... Umarım bu yazımı faydalı bulmuşsunuzdur. 

Her zaman olduğu gibi sizin de önerilerinize açığım ^^ 

1 Eylül 2015 Salı

Yorum: Sahilde Kafka / Kafka on the Shore (Haruki Murakami)


Başlık: Kafka on the Shore /Sahilde Kafka
Yazar: Haruki Murakami
Yayınevi: Vintage
Sayfa: 615


Yaşasın, sonunda ben de bir Murakami kitabı okudum! Gerçi çok da iyi bir macera olduğunu söyleyemeyeceğim zira bir ara ciddi anlamda Murakami Nasıl Okunur? diye bir başlık açıp tavsiyelerinizi almayı düşünmüştüm.

Öncelikle, yazarın o kadar ince kitabı varken kalın kitaplarından birini satın aldığım için kendimi tebrik etmek istiyorum. Sonra da tabi etik ve ahlaki değerlerime bakarsam, çok da okumayı tercih etmediğim ve hatta olabildiğince uzak durmaya çalıştığım bazı konulara sahip kitaplardan birini seçtiğim için de kendimi tekrar tebrik ediyorum. Sırf bu yüzden kitabın 250 sayfasını yaklaşık 1 ayda okudum. Ama bu yorumumu yazarken bu konuyu dışarıda bırakıp kitabı o şekilde değerlendirmeye karar verdim yoksa kitaba vereceğim puan şimdikinden oldukça farklı olabilirdi. Siz sadece kitapta büyüsel bir Oedipus hikayesinin ve de fazlasının olduğunu bilin ve okumaya sonra karar verin. Bu sizin için bir sorun teşkil etmiyorsa bu kitabı çok seveceksiniz. Neden derseniz...

Kitabın daha giriş kısmında yazarın ne kadar özgün bir tarzı olduğunu anlıyorsunuz. Okumaya devam ettikçe de anlatımının ne kadar sürükleyici olduğunu görüyorsunuz. -Başka bir kitap okuduğum halde bu kitabın 400 sayfasını iki günde tamamladığımı söylersem ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınıza eminim.-

Ayrıca yazar başka kitap, yazar ve müziklere kitabında yer vermek konusunda oldukça iyi. Bildiğim bir kitabın adını ya da yazarın ismini Sahilde Kafka'yı okurken her gördüğümde çok mutlu oldum. Özellikle Hemingway'in Silahlara Veda kitabını da bu kitapla aynı anda okuduğum için Hemingway'den ve kitabından bahsedildiğini görmek çok güzel oldu.

Tabii bir de Asya'nın meşhur fantastik ögelerine de rastlıyorsunuz kitapta. Eğer Asya edebiyatının fantastik yanını sevmiyorsanız bu kitabı elinizden hemen bırakın zaten. Zaman kaybetmenin bir anlamı yok. Ama seviyorsanız işte o zaman doğru adrestesiniz. Son kısımda yazar sanki biraz da Fringe izlemiş gibi geldi. Bilemiyorum...

Yazarın rüyalar, rastlantı ya da soru sormak ve sormamak gibi basit görünen konular hakkındaki görüşleri oldukça ilgimi çekti. Kitapta bunlara benzer altını çizdiğim çok yer oldu. Hepsine katıldığımı söyleyemeyeceğim ama farklı görüşler ile karşılaşmak her zaman iyidir.

Kitaba en başından beri ilgi duymamın sebebi Kafka ismi olsa da sonunda tahmin ettiğimden çok daha farklı bir noktaya gelmesi de beni mutlu etti. Tabii ne olduğunu size söylemeyeceğim ^^

Genel olarak tam anlamıyla okumaktan büyük bir haz aldığım bir kitap olmasa da yazarın diğer kitaplarını merak ettiğimi söylemeliyim. Sanırım Strange Library kitabını da okuyup, bundan sonraki süreçte başka Murakami kitabı okuyup okumayacağıma karar vereceğim.

Bu arada buyurun kitaptaki şarkı:


Bibliomaniacs Puanı: