İnternette bir sayfada kapak kıyaslamasının yapıldığını gördüm ve her seferinde kendi kendine kapakları karşılaştıran biri olarak bu haftanın Top 5 listesi neden bununla ilgili olmasın dedim. Uzun bir araştırma yapmadım bunun için, sadece zaman zaman dikkat ettiğim kitaplardan bazılarını ekledim listeye ve tabi özellikle bizdeki kapak tasarımlarını daha iyi bulduklarımı seçmeye çalıştım. Buyurunuz o kapaklar:
Kendimce bizdeki kapak tasarımını son derece başarılı bulduğum bir kitap olan Trendeki Kız'ı listenin en başına koymak istedim. Her ne kadar kitabı satın alamasam da önce internette fotoğraflarıyla sonra da fuarda gerçek hali ile karşılaşmış biri olarak bizimkinin kat kat daha güzel olduğuna eminim. Bir kere kitabın kılıfı olması fikri ve kılıfı çıkartınca bambaşka bir manzara ile karşılaşılıyor olması mükemmel. Orijinalinden ziyade bizdeki trenin içinden dışarıya bakma fikrini çok daha başarılı ve kitap ile uyumlu buldum diyebilirim. İthaki'ye hayranlığımdan kitabı kayırdığım falan yok yanlış anlaşılmasın!
Trendeki Kız için kendimden ne kadar eminsem Golem ve Cin için bir o kadar kararsızım. Aslında kitapları seçerken bizim tasarımın daha güzel olduğunu düşünmüştüm ama şu anda emin değilim. Bir yandan fantastik ve gerçek ötesi olmasından dolayı bizimki iyi diyorum bir yandan da kimi kandırıyorsun diğeri de gayet hoş olmuş özellikle kenarındaki eskitme efektleri ile çizimler ve renk seçenekleri. Tamam kabul ediyorum bu kitabı şimdi alacak olsam iki tasarım arasından kesinlikle orijinalini tercih ederim. DK'ı beğendiğim bir gün gelecek mi merak ediyorum.
Evet, evet biliyorum öyle havalı bir kapak tasarımı dururken bizim sade tasarımı seçiyor olmam biraz saçma duruyor. Ama Edgar Allan Poe'nun hikayeleri beni yeterince ürkütürken bir de üzerine öyle ürkünç tasarımlı bir kitabı alarak kendime hiç eziyet edemem. Ayrıca İthaki'nin yazar için belirlediği o özel fontu her zaman çok sevmişimdir, hem kitabın sırtı da mükemmel ötesi görünüyor.
Bunu da eklemeden edemiyeceğim zira her kitabın farklı bir renge sahip olması ve kitap sırtlarının yan yana gelince ortaya Edgar Allan Poe'nun yüzünün çıkması fikri kiminse gelsin yanaklarından öpeceğim! Gerçi bir fazlalık var gibi orada, o fazlalık bende olsa fena olmazdı hani. İlk ve tek Poe kitabımı Penguin'in dokulu kitaplarından almamış olsaydım bu seriye balıklama atlardım.
Listeye bir tane Can Yayınları eklemeseydim çok üzülürdüm. Çünkü yayınevinin klasik beyaz kitap tasarımının dışında başka tasarımlarına çok denk gelmiyorum. Her ne kadar o tasarımları sevsem de arada insan farklılık istiyor. Ve ben bu Orwell tasarımını orijinalinden çok daha fazla sevdim. Kitabı okumadım ama Orwel kitaplarını İngilizce okuma fikrinden çoktan vazgeçtim.
Ve 'bence' en güzelini en sona sakladım. Evet biliyorum 'yine mi İthaki?.', ama sanırım ben bu yayın evinin tasarımlarına aşık oldum. Önceden her şeyiyle sadece Can Yayınları vardı bazen de YKY ama artık İthaki. Kitapları olsun, çevirileri olsun, tasarımları... Her şeyleri bir harika.
Aslında iki tasarım da birbirine çok benziyor ama ben İthaki'nin renk seçimini, karahindiba yapraklarından asılan adamların fikrini, kitabın boyutunu ve dokusunu çok ama çok sevdim! Gerçi karahindiba yeşili diye bir renk var belki orijinalindeki renk seçimi ondan geliyordur. Her neyse ben her halükarda İthaki'ninkini daha çok sevdim, Fahrenheit 451 'i çok sevmiştim, bu kitabı da seversem İthaki'deki diğer tüm Bradbury kitaplarını alacağım. Tabi okunacak kitaplar rafımı azalttıktan sonra.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder