Başlık: Konuşmalar
Yayınevi: Klasik Yayınlar
Çevirmen: Fatmanur Altun- Rıfat Ahmetoğlu
Çevirmen: Fatmanur Altun- Rıfat Ahmetoğlu
Sayfa: 272
Sanırım yavaş yavaş Aliya İzzetbegoviç hayranlığında üst mertebelere ulaşıyorum. Bu kitabı henüz okumuş olduğum ikinci kitabı olmasına rağmen, birçok eserini okuduğum diğer kişilerden çok farklı bir yeri oluştu bende. Tabi bunda başkalarının kurgu kitaplarından ziyade onun hayatının adeta bir yansıması olan kitaplarının yeri yadsınamaz. Bu kitapla da ona dair çok şey öğrendim. Ne kadar güzel bir insan olduğuna bir kez daha tanık oldum.
Konuşmalar kitabı aynı zamanda 1992-95 yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı ile ilgili de çok önemli bir kaynak. Açıkçası bu kitabı okuyana dek o dönemde yaşanan olaylarla ilgili çok fazla bir bilgim yoktu. Bildiklerim derslerde işlediklerimiz, Kpss sürecinde öğrendiğim ek bilgiler,Tv'de zaman zaman çıkan ve de denk gelirsem nette karşılaştığım haberlerden ibaretti. Nedense kendimi bu zaman dek savaşlarla ilgili her türlü haberlerden uzak tutmaya çalıştım. 'Bunları kaldıramıyorum' diyerek kendimi tüm bu yaşananlardan soyutlamaktan da bir süre önce vazgeçtim. Bu tür olaylar geçmişte yaşandı, günümüzde yaşanıyor ve gelecekte de yaşanmaya devam edecek, geri çekilmenin bir manası yok yani. İşte bu kararımdan sonra insanlığın yüz karası olan bu olaylar hakkında bir şeyler okumaya, araştırmaya başlayan biri olarak bir sonraki adımımı Bosna-Hersek Savaşı olarak belirlemiştim. Ve sanıyorum çok fazla şeyi bu kitap sayesinde öğrenmeyi başardım. Ve bence bu kitap o dönemi anlatan bir çok kitaptan çok daha değerli.
Kitaptaki konuşmalar 93 ile 94 yılları ve Aliya İzzetbegoviç'in 2001 yılında yapmış olduğu bir konuşmadan oluşuyor. Kendisinin Saraybosna'da yapmış olduğu birçok konuşmadan tutun da Hırvatistan'da, Mekke'de, Kuveyt'te, Kazablanka'da yaptığı konuşmaları içeriyor bu kitap. Yani dünyanın bu savaşa tutumu ve daha da önemlisi Bosna'nın dünyaya bakışı nasıl onu öğrenebileceğimiz çok güzel bir kaynak.
Ve ne yazık ki bu kitap bana bir kez daha, 'eh be dünya hiç mi değişmeyeceksin' dedirtti. Daha yeni Semerkant'ı okumuş ve orada da özellikle Batı'nın yıllarca değişmeyen gaddar tutumuyla karşı karşıya kalmış biri olarak bu kitabı okurken acaba deja vu mu yaşıyorum ya da kitapları mı karıştırdım acaba diye düşünmüştüm ama hayır zaman farklı olaylarsa aynıydı.
Bu kitabı tarihe ilgi duyan herkes okumalı ama benim gibi her ne kadar ilgili olsanız da tarihi ya da siyasi kitapları okurken sıkılıyorsanız şimdiden söyleyeyim, çok hızlı bir okuma olmayacak bu. Özgürlüğe Kaçışım'ı da Konuşmalar'ı da çok sevmiş olmama rağmen ikisini de oldukça uzun bir sürede bitirdim ne yazık ki. Yine de iyi ki okumuşum diyorum. Ben bir sonraki Aliya kitabımı seçerken siz de bu kitabı okuyun, tabii sırayla okumanızı tavsiye ederim.
Bibliomaniacs Puanı:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder