Transparent White Star

Playlist

30 Ağustos 2015 Pazar

Bu Hafta Neler Okudum ?

Baktım bu hafta bayağı kitap okumuşum, Hepsine de yorum yapmak istemeyince neden toplu bir yazı yazmıyorum dedim kendime. Gerçi Biz'e yakında uzuuunca bir yorum yaparım diye düşünüyorum ama bakalım ^^

P.S: Bordo&Siyah Klasikleri sadeleştirilmiş mi değil mi emin olamadım. Kontrol edince sadece Kadınlar Okulu'nun daha kalın versiyonlarına denk geldim ama bilemiyorum.. Bilginiz varsa paylaşırsanız sevinirim ^^


Kadınlar Okulu - Andre Gide

Hafta başında okuduğum ilk kitap Kadınlar okulu oldu. Teyzemde kalırken kendi kitabımı okumaktansa hazır kocaman bir kitaplık bulmuşken başka zaman olsa okumayacağım klasiklere bir şans vermek istedim. Özellikle en ince olanlarını seçtiği fark edeceksinizdir birazdan ama pişman değilim.

Kadınlar Okulu hiç de beklediğim gibi bir kitap çıkmadı, tanıtım yazısını okumadan başlayınca bir kitaba böyle oluyor işte. Kitap bir kadının sevdiği adamla anlaşıp daha sonra birbirlerininkini okumak üzerine anlaşıp yazmaya başladığı bir günlük aslında. İki bölümden oluşuyor. İlk bölüm kadının kırılma noktasından öncesi ikinci bölüm ise sonrasını kapsıyor. Ve kitapta en sevdiğim nokta bu kadının 20 yıl boyunca nasıl bir değişimden geçtiği oldu. Kültürel yanısımaları da okumak oldukça hoştu tabii. 




Vahşetin Çağrısı - Jack London

İkinci okuduğum kitap ise aslında benim ilk Jack London kitabım. Kitap Buck isimli bir köpeğin kurda dönüşme serüvenini anlatıyor. Vampir, kurt hikayeleri gibi bir şey değil tabii, zaten Buck'ın bir yanı kurtmuş fakat sadece fark etmesi biraz zaman alıyor. 

Dediğim gibi ilk Jack Londom kitabımdı ama bu kitabı gerçekten sevdim. Özellikle ilerleyişi çok hoşuma gitti. Ve her insanın hayvanlara olan davranışlarının farklı olduğunu bir kez daha görmek kimi yerde acı olsa da hoş bir deneyim oldu benim için. Jack London denilince aklıma gelecek kitaplardan biri olacaktır eminim. 

Bir de gerçekten öyle midir bilmem ama kitapta bahsi geçen vahşetin çağrı aslında Buck'a mı yoksa insanlığa mı durup bir düşünmek gerek.


Perili Ev - Charles Dickens

Ben Charles Dickens'ı Bir Noel Şarkısı ile onun tanıdığım andan itibaren çok seviyorum ama nedense bu kitabı bana pek hitap etmedi. Daha dingin kafayla mı okusaydım bilemiyorum ama bazı şeyler eksik kaldı. Sonunda beni tatmin eden bir kitap olmadı ne yalan söyleyeyim. Belki yakın bir zamanda orijinalini alır da okurum ama şimdilik Dickens denilince aklıma bu kitabı gelir mi ondan bile emin değilim.


Biz- Yevgeni Zamyatin
Ve sonunda distopyanın babasıyla tanıştım! Biraz-cık hayalkırıklığı oldu ama yine de okuduğuma kesinlikle pişman değilim. Sadece keşke ilk bu kitabı okusaymışım diyorum o kadar. 

Kurgu olarak yine muhteşem bir kitaptı ama anlatımı... İşte bunu nasıl ifade edeyim bilmiyorum, biraz karmaşıktı. Belki de matematikten hiç haz etmediğim için böyle oldu. Ben fizik seviyorum arkadaş matematik de ne!

Sanırım bu kitabı 5 günde bitirdim ve bunun tek sebebi yazım tarzıdır. Siz anlayın ne demek istediğimi. Bunun üzerine uzunca bir yazı yazmak istiyorum zira harcadığım post-itlere yazık olmasın üzülürüm ^^



Johnny Be Good - Paige Toon

Ve yaklaşık yarım saat önce bitirdiğim kitap: Johnny Be Good. Ben mod okuyucusuyum, elimde okuduğum 5 kitap olsun, eğer modum değişmişse anında yeni bir kitaba başlarım beni kimse tutamaz. İşte dün gece de böyle oldu, aslında gündüz Biz'i bitirmiş sonra da Silahlara Veda'ya başlamıştım ama gece o modda olmadığımı anladım ve hemen Sophie Kinsella vari bir yazar arayışına girdim. Kinsella'nın en sevdiğim chick-lit yazarı olduğunu söylememe gerek yok artık sanıyorum ^^ 

Bir Mcfly hayranı olarak da Tom'un sevgili eşi Giovanna Fletcher'ı bazen youtube'dan ve çoğunlukla Goodreads üzerinden takip ediyorum. Sevimli bir insan ^^ Bu kitabın da onun listesinde 5 puan aldığını görünce hemen okumak istedim.

Aslında sonuna kadar her şey güzel ilerliyordu. Benim için Kinsella'dan daha farklı bir kulvarda ilerleyen bir yazar olsa da yazarın kalemi oldukça sürükleyici. Ama işte kitabın sonu yok mu, orada sinirlerim bozuldu. 

Yani ben chick-lit okurken böyle hada safiyane duygular bekliyorum karakterlerden, işlerin böyle saçmalamasına hiç gerek yoktu. Okursanız demek istediğimi eminim anlarsınız. Ama epilogue kısacık olduğu için orasını görmezden gelirsem 400 sayfa olsa da çok güzel bir kitaptı diyebilirim. Hem her şey bir yana, bu kitap ile Alfabetik Okuma Maratonu'nda 'J' harfini de başarıyla tamamladığıma göre okuduğuma asla pişman olmayacağım. Ayrıca İngilizce'mi geliştirdiğini de düşünüyorum.. Daha ne olsun!

Bu hafta gerçekten iyi okumuşum, umarım yakın zamanda yine böyle çok kitap okur ve böyle bir liste hazırlarım. Her zamanki gibi önerilerinize de açığım ^^ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder