Başlık: Biz Osmanlıyız
Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
Sayfa Sayısı:223
Yayınevi: Nesil Yayınları
"Ey oğul, beysin
Bundan sonra öfke bize, uysallık sana.
Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, yanılgı bize, hoş görmek sana.
Geçimsizlik bize, çatışmalar, uyuşmazlıklar bize, adalet sana.
Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana.
Ey oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!
Ey oğul, yükün ağır, işin çetin, gücün kula bağlı.
Allah yardımcın olsun!."
Bu sözler Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye olan vasiyetidir. Bence Osmanlı'yı tanıyabilmek için öncelikle bu cümleleri anlamak gerekir. Sözlerdeki inceliğe bir bakalım nasıl da bize Tv'de ya da okul kitaplarında tanıtılan Osmanlı'dan uzak değil mi? Hiçbir millet yoktur ki atasını bizim gibi küçümsesin, bağlarını koparmak için uğraşsın. Bu durum için yazarımız şunu söylüyor: "Cumhuriyet Türkiyesi, eski köklerin üzerinde kendini geliştirmeye çalışacağına, kökleriyle gereksiz bir rekabete girdi, Osmanlı'yla yarışa kalkıştı." Böyle bir yarış olamaz zaten böyle bir yarışın kazananı da olamaz sonuçta Osmanlı demek biz demek. Belki de atamızı unutma çabamızın sebebi atalarımızı yanlış tanımamızdır. Okula gittiğimizde tarih kitaplarımızda "kızıl sultanın / hain sultanın" yaptıklarını okuyup eve geldiğimizde Tv'de sadrazamını, oğlunu katleden ve sefere çıkmak yerine sarayda eğlence peşinde koşan padişahları izlersek eğer bırak bağlarımızı koparmayı onlardan nefret etmemiz yeridir. Şöyle bir Rus tarihine gidelim, Rus Çarı Deli Petro'yu hepimiz biliriz fakat ona deli diyen biziz Ruslar "Büyük Petro" derler zırdeli olan çarlarına. Bir de Avrupa'ya bakalım Karanlık dönemlerini bile yüceltmişler. Ya biz? Sultan İbrahim'e deli, Abdülhamid'e Kızıl Sultan, Vahidettin'e hain demişiz ya da bize böyle dedirtilmiş. Peki neden böyle tanıtılıyor Osmanlı? Çok mu korkuyorlar Osmanlı'nın veya Osmanlı ruhunun tekrar ayağa kalkmasından?
Osmanlı demek İslam demek ve İslam demek ilim - irfan demek, hoşgörü, adalet, saygı, sevgi, padişah dahi olsan kendini büyük görmeyip en büyüğe tabi olmak demek. Osmanlı bunların hepsini barındırırdı bünyesinde.
- Fetih sonrası Avrupa kütüphanelerinde birkaç yüz kitap varken Osmanlı kütüphanelerinde yüz binlerce kitap vardı
- Hoşgörü ve demokrasi kavramları için fetih sonrası Fatih'in insan hakları ile ilgili Amanname'sine bakmamız yeterlidir.
- Kadılar gerektiğinde padişahı da yargılayabiliyorlardı hatta bir padişahın adalet sağlanması için kolunun kesileceği bilinir. Adalet karşısında herkes gerçekten eşittir, lafta değil.
- Dışarıdan bakıldığında zengin evi ile fakir evinin hiçbir farkı yoktu buda sınıf farkının olmadığını gösterir.
Bu liste daha uzar gider ama ben lafı fazla uzatmasam daha iyi bence siz bu güzel kitabı okuyun, çarpıtılan/ değiştirilen tarihten uzaklaşıp gerçek tarihimizi tanıyın. Yazarımız çok güzel bir dille hiç sıkmadan Osmanlı'yı bize anlatmış hemde her noktaya değinerek yani kafanızı karıştıran aklınızda soru oluşturan pek çok konuya cevap bulabirsiniz bu kitapta. Mesela ben kitabı okurken hep bakalım "kardeş katli" konusuna değinecek mi dedim malum bu aralar en çok takınılan konulardan biri bu konu ve yazarımız kitabın sonlarına doğru bu konuyu da ele almış, çok ayrıntılı değil fakat tatmin edici. Üslubun sıkıcı olmamasından dolayı tarih sevmeyen okurlar da rahatlıkla okuyabilir bu kitabı ve bende gönül rahatlığıyla 5 puanı veriyorum bu kitaba.^^
Not : Yok ben zaten Osmanlı'yı tanıyorum diyorsan o zaman bu kitap o faziletli günlere olan özlemi azaltabilmek için okunabilir.^^
Bibliomaniacs Puanı :
Uygun Fiyat Listesi
Kitap Yurdu : 7.70 TL
İdefix : 8.25 TL
Babil.com : 7.70 TL
D&R : 8.25 TL
Yazından sonra kitaba tekrar bir göz atmak şart oldu :) :)
YanıtlaSilsen okumuştun dimiiiiiii sende benım kadar beğendin mi acep :)
YanıtlaSilSana ben önermiştim, ne çabuk unutttun :) Okumamın üzerinden yıllar geçmesine rağmen bir çok yerini çok net hatırlıyorum, sen anla ne kadar beğendiğimi :D
YanıtlaSil